‘Düşünceleriyle barış içinde olmayan konuşur’
Moğol
- Düşük pH, ülseratif akut üst gastrointestinal kanamayı (ÜAÜGK) tetikler denildikten sonra sorgusuz kabul, kendiliğinden oluştu.
- Bırakın proton pompa inhibitörünü, infüzyonuna kadar savunulmaya başlandı tedavi biçimi.
- Mide pH’ı < 5 ise trombositler bile hevessiz yapışır kanama odağına denildi, hipotezin kutlanmasında 1978’in in-vitro çalışması baz alındı.
- Varis kanamasıymış, kanama bozukluğuymuş, ilaç etkisiymiş önemli değil denildi, iki ilaca (proton inhibitör, H2-antagonist) bütün beklentiler sığdırılmıştı.
- Gerçekler canlı kliniklerle ortaya saçılmaya başladı, şöyle ki.
- ÜAÜGK’de H2-antagonist, protonlara göre hafif biçimde yarı yolda kalıyordu, ama dikkat edin, azz miktarda. Mutlak, koşulsuz, efsanevi, can kurtarıcı, vazgeçilemez değil; H2’lerde gastrik asit süpresyonuna tolerans gelişiyor veya protonlar pH’ı daha çok yükseltiyordu, bunlar iyi ama yetmez.
- Endoskopi öncesi protonlonan ÜAÜGK hastaların kontrol grubuna göre tekrar kanama, transfüzyon, 30 günlük mortalite ve cerrahi ihtiyacında fark saptanmadı.
- Pre-endoskop proton pompa inhibitörlerinin kanama üzerine anlamlı azaltıcı etkisi de yok.
- Diğer bir çalışma Hong-Kong’dan; post-endoskop 80 mg bolus, 8 mg/saat 72 saat omeprazol infüzyonu plaseboya göre etkin bulundu; tekrar kanama, transfüzyon/cerrahi ihtiyacı ve ölüm azaldı.
- Endoskopik hemostaz sonrası proton infüzyonu yapılan hastalar canlı kalma listesinde en başta listeleniyor.
- Sonuç olarak; pre-endoskop proton pompa inhibitörü canlı kalmada manasız ama yeni kanama odağını (stigmata) kontrol altına almada/endoskopi ihtiyacını azaltmada etkin olabilir, post-endoskop protonlar ise çoklaşmış hayatta kalımla karakterize.
GİS
UpToDate/Approach to acute upper gastrointestinal bleeding in adults.
Dr Çağdaş Can, Merkezefendi Devlet Hastanesi, Acil Tıp, Manisa