Obezite son yıllarda dramatik olarak artmış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde epidemik seviyelere ulaşmıştır.
Obezite etiyolojisinde genetik faktörler ve yüksek enerji içerikli diyet, sedanter yaşam gibi çevresel faktörler yer alır.
Obezitenin temel sebebi diyette enerji alımının artması ve sedanter yaşama bağlı enerji sarfının azalması ile ortaya çıkan pozitif enerji dengesidir. Epidemiyolojik verilere göre obezitedeki artış tamamen genetik yapı ve diyet değişiklikleri ile açıklanamamıştır.
Son yıllarda bilimsel çalışmalar hız kazanmış ve bağırsak mikrobiyotasının dengesizliği sonucunda gelişen disbiyozis durumunun obezite üzerindeki olumsuz etkileri çalışmalarla desteklenmektedir. Aynı zamanda bu durumun önüne geçebilmek adına probiyotik besinlerden zengin sağlıklı beslenmenin, sağlıklı bir zihin yapısına da etkilerinin olduğu bilinmektedir.
Probiyotikler, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre yeterli miktarda alındığında bilimsel çalışmalarla insan sağlığına yararlı olduğu ispat edilmiş, canlı bakterilerdir.
Probiyotiklerin belirli miktarlarda alındığında bağırsak florasını dengeleyip insan sağlığını olumlu yönde etkilediği bilinmekte ve bu konuya verilen önem gün geçtikçe artmaktadır.
Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmaların çoğu laktik asit bakterileri grubundan olup (en fazla Lactobacillus, Bifidobacterium) diğer türden mikroorganizmalar da (S. Boulardii) probiyotik olarak kullanılmaktadır. Probiyotikler intestinal floranın dengesini sağlayıp patojen mikroorganizmaların çoğalmasının engellenmesi, intestinal epitel homeostazını, bazı mineral ve vitaminlerin biyoyararlanımını arttırır, serum lipid düzeyini dengeler, bağırsak motilitesini ve geçirgenliğini düzenler.
İsveç Lund Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Caroline Karlson’un fareler üzerinde yapmış olduğu deney obezite sonucunda bozulan mikroflorayı açıklar niteliktedir. Öncelikle fareler iki gruba ayrılmış ve bir grup fare genetik olarak obez hale getirilmiştir. Daha sonra uygulanan batı diyeti sonucunda obez farelerin kolon mikrobiyotasında bağırsak florasının yaklaşık %90’ını oluşturan gram negatif Bacteroidetes ve gram pozitif Firmicutes bakterileri arasındaki denge bozulmuş, Firmicutes bakterilerinin sayıca arttığı Bacteroidetes bakterilerinin ise azaldığı saptanmıştır.
Son olarak Cani ve arkadaşları probiyotik bakterilerin gelişmesini sağlayan prebiyotiklerin doyma ve intestinal hormonlar üzerine etkisini araştırmış, iki hafta süreli prebiyotik tedavisinin bağırsak mikrobiyota fermantasyonunu iyileştirdiği, açlık durumunu azalttığı ve postprandial glikoz cevabını düzelttiğini göstermişlerdir.
6 Eylül 2017’de Elsevier dergisinde yayımlanan çalışmaya göre yüksek yağlı bir diyet tüketimi obezite ve kronik nöro-inflamasyona neden olmakta ve kişinin ruhsal durumunu etkilemektedir. Chang Gung Üniversitesi’ndeki araştırma grubu obez haline getirilmiş farelerdeki davranış durumlarına gözlemleyerek kaydetmişlerdir. Daha sonra diyetlerine Lactobacillus helveticus R0052, Bifidobacterium longum R0175 eklenmiştir. Sonucunda anksiyete ve depresyon üzerinde olumlu etkiler kaydedilmiştir.Bu araştırma, prebiyotik ve probiyotikler kullanarak bağırsak florasının regüle edilmesinin anksiyete ve depresyon üzerinde etkisinin olduğu göstermektedir.
Bu çalışmalar sonucunda probiyotik, prebiyotik ve simbiyotiklerin enerji ekstraksiyonunu, endotoksemiyi, yağ depolanmasını azaltıp, doygunluk ve enerji harcanmasını arttırarak obezite riskini azaltacak potansiyele sahip olduğu belirlenmiştir.
Probiyotik ile zenginleştirilmiş yoğurt, kefir, tarhana, fermente besinler, sirke, fermente peynirler hem ulaşılması kolay hem de kolaylıkla tüketilebilecek probiyotik besinler arasında yer almaktadır. Aynı zamanda probiyotiklere besin sağlayan prebiyotiklerden de zengin beslenilmeli, bu besinler arasında ise yer elması, soğan, sarımsak, pırasa, kuşkonmaz, hindiba, keten tohumu, arpa ve yulaf yer almaktadır. Gün içerisinde ana veya ara öğünlerinizde bu besinlere yer vererek, özellikle hastalık dönemlerinizde eğer bir antibiyotik kullanıyorsanız bu besinlere günlük beslenmenizde yer vermeyi ihmal etmeyin. Böylelikli hem bağırsak floranızın dengesi bozulmayacak hem de kendinizi daha sağlıklı ve zinde hissedeceksiniz.