İyi olmak için
‘Yaşlı kadın tepsi elinde
Dostoyevski’ninkine benzeyen bir cehennemde oyalanıp duruyor’
Haruki Murakami
Varolmanın Dayanılmaz Ağırlığı
Seni mutlu eden eylemler her zaman yararlı mıdır, fayda ile yarar arasındaki fark nedir. Diğer taraftan başlayalım. Seni mutsuz eden hareketler genellikle yanlış mıdır. Asansörlerde çalan müzikleri herkes sever ama pop listelerinde ilk ona girdiği görülmemiştir. Otel lobilerindeki huzuru düşün, garip olan, kimse sonsuz kadar otelde yaşamak istemez.
Her pozitif duygulanım sana fayda ile dönmez demek istiyorum. Yeşim için tuğla vermek, şeftali ağacı için erik ağacını çürütmek de diyebiliriz.
Kayseri’de düzenlenen 1. Acil Hekimliği Psikolojik İyi Oluş Atölyesinden yapılan alıntılar ile yazıldı yazı.
Not: Sıtkı Sarper Sağlam’a beni çağırdığı, Ufuk Yücel’e beni ağırladığı ve son olarak Kayseri/Niğde/Nevşehir’e güzelliklerini benden esirgemediği için teşekkür ederim.
- Kıta değiştir/paraşütle atla/dalgıçlık yap: Farklı kültür, farklı alışkanlıklar, farklı dil, farklı eylemler. Daha ne olsun, bütün bu değişkenler seni dinlendirecek, hayata değişik açıdan bakmanı sağlayacak, pıhtılaşmış farkındalıklarının yeni ışık ile erimesi gerek. Zaten planla, git, dön, paylaş derken en az dört ayın yolculuğun heyecanı ile geçer, döndüğünde hiçten var edilmiş güzel yaşanmışlıkların olur.
- Bir kere şunu bir kenara yaz, herkese yardım edemezsin, bütün hastalarını kurtaramazsın, bazı olacakların önüne geçemezsin. Kaçırdığın bir şey var ama, neden minik mutlulukları görmezden geliyorsun. Bulantısı giderilen hastanın teşekkürünü, düşürülen ateşin tebessümünü veya ağrılı belin yok edilmiş yakınmasını hor görmekten vazgeçmen gerek. Lokal başarılara odaklan, tablonun bütünü kendini zaten kurtarır.
- Zihnini dağıt: Algını burk, dikkatini dağıt, düşünceni parçala. Beyin sadece bir düşünceye öncelik veriyor, diğerlerini halının altına süpürüyor. Sen kontrol etmezsen gri cevherini, inan bana grilerin anksiyete kuyuları oluşturacak kafanın içinde. Bu nedenle seçmelisin kitap, satranç, go oyunu veya Soner Yalçın’ın yazılarından birini.
- Öğren/Öğret: Sadece eğitmenlerde var zannederdim öğren/öğret döngüsündeki keyfin başarısını, hayır öyle değil işte. Öğreten insanın öğretmeyene göre serotoninden zengin olduğu saptandı. Çömezine son okuduğun makaledeki tüyoları öğretebilirsin, kahve karşılığında tabii ki.
- Senden beklenen hikayeleri öğren: Halk senden çok satan hikayeler bekliyor, tır ile çarpışan helikopter, yürüyen merdivenden düşen çocuk arabasının alışveriş mağazasındaki serüvenleri, raydan çıkan vagonun nasıl acili teğet geçtiği, aynı anda kalbi duran dört hastanın tek hareketinle kurtarılması gibi. İnan bana bunları eş/dost sohbetlerinde anlatabilir, hem masanın hem de kendi mutluluğunu arttırabilirsin.
- Hasta/Aile/Mortalite/Komplikasyon: Yapılan çalışmalar gösterdi, neyi mi, yazıyim. Doktorlar hastalarına mortalitesi düşük, komplikasyonu yüksek tedavi öneriyor, kendilerine veya yakınlarına ise mortalitesi yüksek, komplikasyonu düşük yaklaşımları istiyor. Hangisi doğru, empati, sempati, pati, apati, nereden başlasak ki. Kolon kanseri hastasını kemoterapiye yönlendirirken, kendine veya birinci derece yakınına cerrahi öneriyor. Buradan çıkan sonuç orta yolda buluşmamız gerektiği. Doktor/hasta iyi oluşu için aynı anda hem kemoterapi hem de kolektomi mesela.
- Atipik klinik (D-Dimer, sol yan, pnömoni): Sen zannediyor musun hastalıklar kitap okuyabiliyor, hiç aldanma, okuma yazma bilen hastalık yok, bilenler de ağır hipermetrop diyebiliriz, önünü bile göremiyor. Bu bilgiler ışığında acilinde bir sürü D-Dimer (-) pulmoner emboli, sol yanı ağrıyan apandisit ve öksürmeyen, ateşi olmayan pnömoni olacak. Bazen sabah kahvaltılarını mahkeme kantininde yapıyorsun ya, işte sorumluları.
- Ekip çalışması: Yirmi dört saat acildesin ve gemi yolculuğu başladı. Günün her saati ekibin ile iletişim halindesin. Akciğer grafisi doğru çekilmeyen hastayı tekrar grafiye göndermiyor musun, hemoliz olmuş kanın hasta memnuniyetsizliği ile sen uğraşmıyor musun, sütür atılan yara kanamaya mı başladı, sorumlusu sen olmuyor musun. Bu nedenle sekreterinden paramediğine, sağlık memurundan radyoloji teknisyenine, hemşiresinden konsültanına bütün olarak bir ekipsin, en zayıf halkan kadar güçlüsün, ekibinin değerini bil.
- Taburcu etsen de dönecekler (X2): Taburcu ettiğin hasta acile mi döndü, güzel, ilk önce teşekkür et, sonra iki katını iste. Ne mi demek bu, şöyle ki. Öksüren hasta tekrar mı döndü, bu sefer akciğer grafisi iste, aynı hasta tekrar mı karşında, toraks tomografisini gör, yine mi acile geldi, göğüs konsültasyonu iste, taburcu ettin, ve yine mi orada, hastaneye yatır, ve bu sürer de sürer sürer de sürer sürer de sürer sürer de sürer………sürer de sürer sürer …………………….sür..de…….rer…………………..s…….e.
- Rutinize olmak: En kötüsü denilebilir, hayat saatlere bölündü, her dilimde ne yapacağın belli, mutlu, huzurlusun, saniyelerinin sonrasını biliyorsun, bir dakika, korku mu indi içine şimdi, neden, her şey yolundaydı halbuki, pekii neden bu kaygı, çünkü giderek kristalleştin, esnekliğini kaybettin, bu döngü sürdükçe bekleme kendinden iyilik hali, rutinize olma, farklı eylemler yarattığı farklı duygulanımlar ile ferahlatacak seni.
- Nöbet sarhoşu/ayda 15 nöbet: Vazgeçemiyor, ayrılamıyor, kovsan dönüyor, nöbet tutmadan nefes alamıyor, hayır, para için değil, bağımlısı olmuş adrenalinin, nöbet ne kadar tartışmalı/kavgalı/mortal/yatmayan hastalı geçse o kadar memnun oluyor, eve dönünce korkmaya başlıyor, acile gidince rahatlıyor, buna nöbet şoku denilir, tükenmişliğin kanıtı olmakta.
- Ruhundaki aşil tendonundan bahsediyorum, korkularının en koyu tarafına sesleniyorum, düşünmekten bile çekindiğin zihin alanlarına değiniyorum, distimik olabilirsin, sosyal fobik yaşıyorsun belki de, hafifçene obsesifsin, bipolar çalkantıların oluyor, bazı bazı da psikotik düşünce akışına kapılıyorsun, olabilir, bu sensin, ilk önce kabul et kendini, sev kafandakileri, ama kontrolün sende olduğunu da bil, aşil tendonlarının seni yenmesine izin verme, o zaman göreceksin kendini mutluluğun yanında.
- Maraton: Keşke sadece bir nöbet olsa, bitmiyor, sürüyor da sürüyor, bu ay bitti, eee, gelecek ay yine nöbet tutacaksın, yıllar, dekatlar, asırlar böyle geçiyor. Bu nedenle enerjini idareli kullan, azalan verim kanununu hatırla, ömürlük yaptığın bu işi yavaş yağan bir yağmur gibi gör, ve unutma, yağmurdan sonra toprak güzel kokar.
Erkilet
Director’s Corner. Lesson in Emergency Medicine Leadership and Management. 2014.
Dr Çağdaş Can, Merkezefendi Devlet Hastanesi, Acil Tıp, Manisa