Çevresel
Gölge
‘Bu sınırı aştı artık’
Stephenie Meyer, ALACAKARANLIK
Gelir
1: Ne kadar zaman geçti ben de bilmiyorum, köyümden ne zamandır uzağım. Çalışmam gerekiyordu, uzaklaştım. Beni aramana çok sevindim çünkü ilgisiz kaldım. Bugün yarın derken geçti yıllar, özlediğimi anlamadım.
2: Köyümüzde her şey güzeldi, taa ki.
1: Evet.
2: ‘Gece gelen’ olduktan sonra değişti. Huzur kalmadı. Anneler ağlıyor, çocuklar korkuyor. Gençler aldırmaz davranıyor ama onlar da uzaklaşmaya başladı köyden. Seni çağırdık, yardımın olur diye.
1: Nasıl yardım edebilirim. Ancak bu ‘gece gelen’ sizi neden korkutuyor. Demek istediğim, toplanın dövün şunu.
2: Demesi kolay. Köyün yaşlıları gölge diyor ona. Yaklaşırsan içine çekiyor seni. Gölge diyara götürüyor. Dönemiyorsun bir daha ve hep hastaları alıyor. Sağlıklılara dokunmuyor.
1: Doktor mu.
2: Bilmiyorum ama bilmek de istemiyorum. Biz hastalarımızı seviyoruz, istiyoruz. Sen de doktorsun. Konuş bakalım şununla. Ben geldim köye senin hasta kaçırmana ihtiyacımız yok de.
Gece yaklaşır ve hava kararır. Yorgun yorgan köyün üstüne örtülür. Rüzgar durur, kuşlar uçmaz. Baykuşlar kaçar ve gölge, çalılar içinde gözükür. Soluk sesleri uzaktan gelir. Ağır aksak yürüyüşüne yanan gözleri eşlik eder. Bilinmeyen bir dilde fısıldamaları duyulur. Kötü kokusu tüm köye yayılır. Her yer yapış yapış korku ile dolar. Evlerin içine girmeye başlar, hasta olanı buluncaya kadar. Gölge kararır ve hastayı içine çekerken karşısına 1 dikilir.
1: Çek pis ellerini köyümden lanet.
Gölge: Aut quomodo potes me ex mea. Ceterum in umbra Lectiesmortus.
1: Ne diyorsun anlamıyorum ama gerekirse takip ederim seni sonsuza kadar der ve gölge onu içine çeker.
GölgeDiyar
Hastalar dev yaprakların üstünde yatıyor. Yarasalar ağızlarında bir şeyler taşıyor. Bunları hastaların ağzına zorla tıkıyorlar. İki başlı, iri göbekli dev elindeki tokmakla davula vuruyor. Yaprakların ayak uçlarında tedavi böcekleri var. Gözlem kağıtlarına benzer kabuklarda sembolik işaretler yazılı. Gölge gidip gelip yazıları okuyor, bilinmeyen bir dilde yarasalara sesleniyor. Yarasalar ilaç benzeri cisimleri hastaların ağzına sokmaya devam ediyor. Hastaların tanıları mı ne. İşte çevirmen destekli yanıtlar ve uygulanan tedaviler.
Anaphylaxis (Anafilaksi): Gölgenin kaçırdıkları erişkin, bu nedenle dozlarımız büyükler için. İntramüsküler tercih sebebi, subkutan değil. 0.3-0.5 ml (1:1,000) kas içine zerk et. Semptomlar çekilmediyse 5 dakikada bir tekrarlayan dozlara devam et. Gene mi olmuyor. İntravenöz o zaman, 0.1 mg (1:10,000). İnfüzyon ise 1-4 mcg/dk.
Morsus (Isırmalar): Su ile irrigasyon yapılmalı, yara içi yabancılar çıkarılmalı. Şimdi mi antibiyotik, buna karar verme zamanı. Çünkü her ısırık aynı özellikleri taşımamakta. El yaralanmaları, kedi, köpek, insan, diyabetler, periferik damarları tıkalılar ve düşük klirensliler enfeksiyona daha duyarlı olmakta, dikkat. Motor, duyu kusuru yapan yaralar antibiyotikten fayda görmekte, konsültasyon sonrası reçete edilmeli. Ampisilin-sulbaktam doku geçişi iyi olan. Penisilin alerjikleri doksisiklin, bactrim veya florokinolon+klindamisin bekliyor. Kuduz, tetanoz ve yara takibi hep akılda olmalı.
Maximum Altitude Edema Cerebri (Yüksek İrtifa Beyin Ödemi): İkibinbeşyüz (2500) metre üstüne çıktın mı birçok organın etkileşim tavlasına yatırılır. Akciğer ve beyin mesela. Bunlar sulanır çünkü hipoksik kalır. Akciğerde istenmeyen su nefes açlığı oluştururken beyinde işler tel sarar. Herni olursa hepten tat kaçar. Yükselen yükselmeyi bırakmalı ve inişe geçmeli. Oksijen ve deksametazon ile tanışmalı, hiperbarik kafes varsa içine konmalı. Gündelik hayata sekelsiz kavuşanlarda bile haftalarca ataksi bildirildi, uzamış beyin ödemlilerde ise kalıcı nörolojik defisitler hükmünü sürdü.
Serpentis Ictus (Yılan Isırması): Kuru ısıranı da var. Hepsi zehrini kişiye vermez, utanır veya cimridir. Ama bunun anlaşılması için kişi en az 12 saat acil içinde muhafaza edilmeli. Lokal nekroz, koagülopati ve hipotansiyon mortal yükselen basamaklar olarak kabul edilmeli. Yılan serumu kriterleri karşılandı diyelim. Hastanızı yoğun bakıma yatırın ve sonra serumlayın. Bir de anafilaksi ile bakı birimlerinde uğraşmayın. Tetanoz, amputasyon, kompartman sendromu istenmeyenler.
Morbus Temperature (Sıcaklık Hastalığı): Sıcaklık hastalığı deyip de geçme dostum. Çoklu sistem tutulumu ve kardiyopulmoner çöküş kapıda desek. Kas krampları ile başlar, >40.5 dereceye taşır. Santral sinir sistemi bozulur ve kişi kendini bilmez. Sıvı replasmanı tek çözüm olarak kalır, hem de agresif tarafından. Şimdi asıl soru, ne kadar agresif olalım. Hastayı şehir merkezi fıskiyeli havuzlarına mı çevirelim. İlk 4 saat 2000 ml geçilmemeli. Kalbi, sıcaklık hastalığı sonucunda iyi pompalamayan hastayı bir de istenmeyen su ile uğraştırmayalım. Santral venöz basıncı takip edelim, gerekirse pozitif inotrop ile dolaşımı destekleyelim.
Ama gölge bu tedavileri uygulamıyor ve kaçırdığı hastalar iyileşmiyor. Yaklaşımlara son veriliyor ve kaçırılanlar kurtuluyor. Doğru tedavi, çıkma hakkını tanıyor.
Varış
Yarım veya yanlış tedavi benzer potada eritilebilir dostlarım. Yarım tedavi sadece hastalığı besler, güçlendirir. Bulantısı yarım kesilmiş olan, ne hasta ne de sağlıklıdır. Gölge diyarına hapistir ve artık ona kimse yardım edemez. Siz siz olun tedavilerinizi tam ve uygun dozlarda uygulayın. Köylerimiz huzurlu olsun ve gece gelenler gölgeleri içinde yaşamayı sürdürsün.
İlgi
Wilderness Medicine, Sixth Edition, Paul S. Auerbach, Foreword, ELSEVIER
Dr Çağdaş Can, Merkezefendi Devlet Hastanesi, Acil Tıp, Manisa